Sadece bir kaç gün önce Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağının zirvesindeydim. Bu benim için basit bir şey değildi. Bu müthiş olayı olabildiğince çok bileşenlerine ayırmak, incelemek, analiz etmek istiyorum.
Doğa’da bulunmak bana hep kendimi analiz etme, güçlü ve zayıf yanlarımı ortaya çıkarma fırsatları vermiştir. İnsan aslında çoğu zaman doğayla mücadele ettiğini sanıyor ama aslında mücadele ettiği sadece kendisi oluyor. Bazen bunun farkına varılıyor bazen de varılmıyor.
Ne olursa olsun (iyi anlamda! ) bir şeylerin zirvesinde olmak gerçekten çok güçlü duygular hissettiriyor insana. Öncelikle zirve bir hedef anlamına geliyor. Büyük bir hedef! Sonra bunun için çalışmaya, hazırlanmaya başlıyorsunuz. Zihninizde ilk adımdan, son adıma kadar yaşayabileceğiniz her şeyi imgelemeye çalışıyorsunuz. Bazen biranda aklınızda bir şeyler çakıyor ve eksik bir şeyi hatırlıyorsunuz. Sonra o gün geliyor çatıyor ve ilk adımı atıyorsunuz, sırtınızda çantanız ve yüreğinizde garip bir heyecanla. Önceden zihninizde tasarladıklarınızla gerçekler ne kadar örtüşecek diye garip merak içindesiniz. Continue Reading →